Kendini Bil


 Issız bir adaya düşsen yanına ne alırsın?sorusu çok popüler.Herkes farklı cevaplar veriyor:Telefon,arkadaş,kitap...

Issız,hiç bilmediğin bir yerde,neden burada olduğunu sormak,etrafını tanımak yerine hep bir materyal seçiliyor.Tıpkı yaşadığımız hayat gibi.Neden olduğumuz ne yapacağımızı, çevremizi sorgulamak, duygularımızı çözümlemeye çalışmamız gerekirken materyallerle,kendimizden uzaktaki şeylerle bu soruları unutmaya hiç hatırlamamaya çalışıyoruz.

Oysaki gerçekten ıssız bir yere düşsek,burada ne yaptığımızı,nereden geldiğimizi,sorar,çevremizi tanımaya çalışırdık.

Ama ne yazık ki insanlar sanki onlarca defa ölüp dirilmiş gibi bir halleri var.Sanki hep varmış hep olacakmış gibi ömürlerini evrenin ömrüyle aynı görüyorlar gibi...

Kendilerine dair hiçbir çabaları yok.Duygularını çözümlemeye, tanımaya çalışmaları gerekirken gerçek mutluluğun,huzurun dış dünyaya bağlı bağlı olduğunu düşünüp sıkıca sarılıyorlar.


Kendileri dış dünyayı yönetmenleri gerekirken dış dünya kendilerini yönetiyor.Duygularına hüküm sürmesi gerekirken, duyguları kendilerine hüküm sürüyor.

Bunlar var olmanın,kendimiz olmanın bilinciyle yüzleşememekten geliyor.Kendime vakit ayırıyorum perdesi altında,okuduğumuz kitaplar,çıktığımız tatiller  kendimizden,benligimizden kaçma çabaları.

Mutluluğu sürekli birşeylerin arkasında olduğunu düşünüyoruz.Şu işi alırsam,şunu bitirirsem,şuna başlarsam... Hedefe varınca anlıyoruz istedigimizin o olmadığını.Çoğu kez yakalayamıyoruz o huzuru.Kendimizi tanımasak,anlamasak sarayda bile olsak huzursuz, memnuniyetsiz oluruz.Kendimizi bilirsek tek başına ıssız bir yerde olsak yinede huzurlu oluruz.

Huzuru  insanın kendini bilmesinde gören Hz. Mevlana şöyle der : “Sen kendini tanımadığından neşeni kaybettin, huzura kavuşamadın. Eğer kendini tanısaydın, sende kimin misafir olduğunu bilirdin; memnuniyetsizlik, huzursuzluk denilen şeyler sana bir daha gelmezdi.”

Yorumlar

Yorum Gönder

Ne düşünüyorsun?😊

Popüler Yayınlar